BÜFOK Bülten- 30 Mayıs
Astrofotoğrafçılık, İZ: 1968 Olimpiyatları, Biyografi: Todd Hido, Podcast: Fotoğraf Konuşmaları ve çok daha fazlası.
Editör: Dilba Akar
Bu sayımızda:
Havaların ısınmasıyla Haziran ayında İstanbul’da gezebileceğiniz birbirinden ilginç sergileri sizlerle buluşturuyor,
Gözlerimizi yerden ziyade gökyüzüne çevirmemizi sağlayıp bizleri yıldızlarla dans ettiren Astrofotoğrafçılığı inceliyor,
“İZ” köşemizde daha eşitlikçi, daha özgür, daha barışçıl bir dünya için sıkılmış yumrukları gözler önüne seren 1968 Olimpiyatları’nda çekilen fotoğrafı yorumluyor,
Ürpertici ve esrarengiz fotoğrafları ile tanınan fotoğrafçı Todd Hido’nun biyografisini sunuyor,
Ve son olarak geçtiğimiz mart ayında okulumuzda ağırladığımız foto muhabir Bülent Kılıç’ın konuk olduğu Fotoğraf Konuşmaları isimli podcast yayınını inceliyoruz.
BÜFOK’ta Neler Oluyor?
2 Mayıs’ta ünlü Adem Amca ve Leylek hikayesiyle akıllara kazınmış fotoğrafçı Alper Tüydeş ile Yaban Hayatı Fotoğrafçılığı ve Doğa Hikayeleri söyleşisinde buluşarak kendisini daha yakından tanıma fırsatı bulduk.
13-14-15 Mayıs tarihleri boyunca okulumuz hobi kulüpleri ile bir araya geldik, 30 yıl önce başlayan çok güzel bir geleneğin devamını getirerek Sanat Bayramı’nı kutladık. Çeşitli etkinliklerle katkıda bulunan kulüplerin olduğu şölenimize biz de üyelerimizden aldığımız birbirinden güzel fotoğrafları derlediğimiz Fotoğraf Sergisi ile katılmış olduk.
Bu güzel kapanıştan sonra 16 Mayıs’ta gururla geçirdiğimiz bir yılı aktif üyelerimizin ve 2023-2024 yönetim kurulunun katılımıyla gerçekleştirdiğimiz Genel Kurul ile kapattık.
Bunun yanında geçtiğimiz senenin yönetim kuruluna ve bizlere yeri geldiğinde yol göstermiş ve her zaman destekçimiz olmuş 2023-2024 dönemi yönetim kuruluna teşekkür etmek isteriz. Bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadığınız için minnettarız. Kulüp içi ve kulüp dışı dengeleri en iyi şekilde yöneten başkanımız Elif Cansu'ya, başkanın sağ kolları ve en yakın yoldaşları olmuş başkan yardımcıları Burak Cem ve Zeynep'e, kaleminin gücü ile BÜFOK'un dilini temsil eden yazmanımız Dilba'ya, bütçemizi en doğru şekilde yöneten saymanımız Batu'ya, KAK'ta temsilcilerimiz olan kaplanlarımız Işıl ve Ceren'e, sosyal medya platformlarında görünürlüğünümüzü sağlayan Melike'ye, ekipmanlarımıza gözü gibi bakan Hilal'e, kulübün vizyonunu ileri taşımak için elinden gelen her şeyi yapan İlke ve Bilal'e ve biricik koordinatörlerimiz Zeliha, Alperen, Merve, Sude, Kerem ve İpek’e sonsuz teşekkürler. Sizlerle geçirdiğimiz bu yıl daha güzel olamazdı.
Bununla birlikte, aktif üyelerimizin ve bu senenin yönetim kurulu üyelerinin oylarıyla belirlenen 2024-2025 yönetim kurulu;
Başkan Dilba Akar
Başkan Yardımcılarımız Hilal İlhan ve Bilal Yazıcı
Yazman Sude Oral
Sayman Melike Dere
KAK Temsilcilerimiz İpek Akbaş ve Zeliha Tunçdemir
Sosyal Medya Sorumlumuz Kerem Bozdoğan
Ekipman Sorumlumuz Alperen Çalışan
YK Üyemiz Merve Pehlivan
YK Yedek Üyemiz Ömer Yaşar
Herkese yeni pozisyonlarında başarılar diliyoruz! Barış, adalet ve sevgi dolu bir yıl olması dileğiyle! Hepiniz iyi ki varsınız!
Şimdi ise sizleri bu sayımızın yazılarıyla baş başa bırakıyoruz. Keyifli okumalar ve iyi tatiller dileriz!
İstanbul’da Neler Oluyor?👀: Haziran Ayında Gezebileceğiniz Sergiler
Yazar: Ceren Karakuş
Ara Güler Müzesi: Kumkapı Balıkçıları
Ara Güler’in 1952 yılında Jamanak gazetesinde yayımlanan “Kumkapı Ermeni Balıkçılarıyla Birlikte” yazı dizisine eşlik eden “Kumkapı Balıkçıları’’ fotoğraf serisi, Ara Güler Müzesi’nde 8 Mayıs’ta sanatseverlerle buluştu. Bu yazı ve fotoğraf serisi kariyeri için bir dönüm noktası olmakla beraber yıllarla yok olmuş Küçük Deniz Sokağı’nı ve Kumpapı Mahallesine yaptığı ziyaretlerle oluşturulmuş bir seri. Seri, balıkçılıkla geçinen halkın yaşamlarını arşivlemiştir. Sergide müze arşivinden daha önce halka açılmamış fotoğrafların yanında çeşitli efemeralar ve Ara Güler’in editoryal ve yaratıcı sürecini belgeleyen kontakt baskılardan örnekler de bulunuyor. Sergiyi 27 Ekim 2024 tarihine kadar Ara Güler Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz.
Milli Reasürans Sanat Galerisi: Hakiki Hikâyeler
Hakiki Hikâyeler, fotografik göstergeleri ve teknikleri kullanarak bir yönüyle kurmaca diğer yönüyle ise tamamen “gerçek” bir yaşamın, kişisel hikâyelerin izlerini yansıtıyor. Fotoğraf, Hasan Deniz’in gerçeklik ve hakikat arasında kurduğu ilişkinin aracısı ve işbirlikçisi işlevi görüyor. Fotoğraf disiplininin, belgeleyici niteliklerinin getirdiği inandırıcılık unsuruyla oynayan bu sergide fotoğraf; “Deniz’in ellerinde anlatılmayan bir tarihin kimi zaman dolaylı kimi zaman ironik kimi zaman da kriptografik kayıt niteliği taşıyor.” Hakiki Hikâyeler sergisini 14 Haziran’a kadar Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde gezebilirsiniz.
İFSAK: Gece ve İnsan
İFSAK, “birlikte” ürettiği fotoğraflardan oluşan yeni bir serginin daha kapılarını açıyor. Gece ve İnsan sergisi, gecenin karanlığı ve gizeminden ilham alarak insan doğasının karmaşıklığını yansıtıyor. Ziyaretçilerine de bu siyah beyaz anlara tanık olma ve bir parçası olma fırsatını sunuyor. 1 Haziran Cumartesi günü saat 16:00 ‘da serginin açılışına İFSAK Galeri’de katılabilirsiniz. Sergi ise 1-20 Haziran tarihleri arasında açık olacak.
Merdiven Art Space: Parça Parça
Defne Parman, Doğa Çal ve Hilal Balcı’nın çalışmalarını bir araya getiren “Parça Parça” adlı sergi, bir kolektif feminist pratiğin ürünü. Sergi; video ve yerleştirme işlerle, farklı kadın oluş deneyimlerinin -bazen de jenerasyonlar boyu- seyrine odaklanıyor. Sanatçılar; kırılganlık, iyileşme, dayanışma, saplantılar, yaralanabilirlik gibi konuları gündelik yaşamdan aşina olduğumuz gazete kupürleri, aydınger kâğıt, dantel gibi materyallerle işliyor. Sergiyi 8 Haziran tarihine kadar Merdiven Art Space’te ziyaret edebilirsiniz.
Kuş Bakışı🦅: Astrofotoğrafçılık
Yazar: Melike Dere
YILDIZLARLA DANS
Gece gökyüzüne baktığınızda ne görüyorsunuz? Sadece karanlık ve birkaç parıldayan ışık mı? Şehirde yaşayanların genelde manzarası böyledir. Şahsen şehrin ışıklarından her kaçtığımda ilk olarak kafamı yukarı çeviririm. Gökyüzünü hayranlıkla izlerken bu manzarayı her gün görebiliyor olmanın hayaliyle yaşarım. Oysa astrofotoğrafçılar için her gece büyülü bir maceranın kapılarını aralıyor! Uzayın derinliklerine yolculuk yapıp yıldızlarla dans etmeye ne dersiniz?
Astrofotoğrafçılık, evrenin uçsuz bucaksız karanlığında gizlenen yıldızların ve galaksilerin büyüleyici ışıklarını bir fotoğraf karesine sığdırarak evrenin sessiz hikayelerini görsel bir şölenle bizlere anlatır. Gecenin karanlığında, gökyüzünün sonsuzluğunu aktarmak hem teknik bilgi hem de yaratıcılık gerektirir. Genellikle uzun pozlama tekniği kullanılır, bu sebeple DSLR veya aynasız kameralar idealdir. Gökyüzündeki detayları daha net yakalayabilmek için düşük ışık performansı iyi olan bir lens tercih etmek makul olacaktır. Titremeyi mümkün olduğunda azaltmak için tripod ve uzaktan deklanşör kablosu/zamanlayıcı kullanmak kameranın sallanmasını engelleyecektir.
Astrofotoğrafçılığın en önemli unsurlarından biri, çekim yapacağınız yerin seçimi ve doğru zamanı belirlemektir. Şehir ışıklarından uzaklaşarak dağlar, sahiller veya kırsal bölgeler gibi karanlık yerlere kaçmalısınız. Gökyüzü haritası veya uygulamaları kullanarak belirli yıldızların, gezegenlerin ve takım yıldızların konumunu önceden planlayabilirsiniz. Astrofotoğrafçılık sabır ve keşif gerektirir. Gökyüzünün derinliklerinde saklı güzellikleri keşfetmenin ve bu anları ölümsüzleştirmenin mest eden bir yoludur. Gökyüzüne bakarken bir dilek tutmayı unutmayın! Kim bilir, belki de kayan bir yıldız sizin için özel bir mesaj taşıyordur. Hadi, kameranızı kapın ve yıldızlarla dans etmeye başlayın!
İZ: 1968 Olimpiyatları’nda Siyah Yumruk
Yazar: Elif Tercan
Daha eşitlikçi, daha özgür, daha barışçıl bir dünya için sıkılmış yumruklar… Mayıs 1968’de başlayan ve tüm dünyayı özgürlükçü rüzgarlarla kasıp kavuran insan hakları talepleri, her ülkenin kendi dinamikleriyle ayrı vücut buluyordu. Edgar Morin’in tanımı ile hiyerarşiye, bürokrasiye, paternalizme, her türlü şiddete karşı gelişip büyüyen, hem tepkisel, hem de kurucu bir toplumsal dalgalanma gerçekleşiyordu. Bireysel, toplumsal, sınıfsal, cinsel… Talep edilen şey özerklikti. İkinci Dünya Savaşı’nı görmüş ebeveynlerin çocukları, Castoriadis’in deyimiyle, var olanla yetinmeyi reddediyor ve “yeni bir insanlık koşulu” arıyordu. Ahmet İnsel 68 olaylarını “iddialı, kendine güvenen, tahayyül dünyası işsizlik ve gelecek endişesiyle iğdiş olmamış bir kuşağın, “mamutlar ve dinozorları” sahne dışına etme girişimi” olarak tanımlar.
Tam da bu atmosferde nefes almaya çalışan Meksika halkı 1968 Ekim ayında, yaşanan ekonomik kriz, hükümetin insan hakları konusundaki kabarık sicili ve o yıl Meksika’da düzenlenmesi planlanan olimpiyatlar için devletçe yapılan harcamalara tepki olarak sokaklara döküldü. Gerçekleştirdikleri barışçıl protestoya hükümetin tepkisi sert oldu ve tarihe Tlatelolco Katliamı olarak geçen elim olay vuku buldu. Resmi kayıtlara göre 44, genel kabule göre 300 kişinin öldürüldüğü bu katliamın üzerinden henüz 2 hafta geçmişken olimpiyatlarda final yarışları yapılıyordu. Atletler yarış pistlerinde 200 metre finali için yerlerini almıştı. Yarış bittiğinde birinci sırada Tommie Smith, ikinci sırada Avustralyalı Peter Norman ve üçüncü sırada John Carlos yer alıyordu.
Meksika’da yaşanan vahşetin yaraları henüz kabuk bağlamamışken sporcuların madalyalarını insan hakları hareketlerine selam durmadan almaya niyeti yoktu. Siyahi sporcular Smith ve Carlos, siyahilerin yoksulluğunu simgelemek amacıyla kürsüye ayakkabısız ve yalnızca bir ellerine giydikleri eldivenlerle çıktı. Ayrıca Carlos’un fermuarı iliklenmemiş eşofman üstü Amerikalı mavi yakalı sınıfıyla dayanışmasını, boynundaki boncuklu kolye de Afrika halkını simgeliyordu. Avustralyalı atlet Norman ise kendi ülkesinin ‘beyazların üstünlüğüne’ dayalı politikalarının muhalifi olarak Smith ve Carlos’un yanı başındaydı. İki sporcudan gelen protesto teklifine katılan Avustralyalı atlet, İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi adlı hareketin rozetini göğsüne takmıştı.
Madalya seremonisi sonrasında okunan ABD Milli Marşı esnasında Smith ve Carlos, eldiven taktıkları ellerini yumruk yapıp tüm ezilen siyahiler adına göklere kaldırdı. Bu anlamlı protestonun medyada ve bürokraside aldığı ırkçı tepkilerin hemen sonrasında üç sporcunun da spor kariyeri haksız bir şekilde bitirildi. Arkalarından mücadele ruhunun, kararlılığın, cesaretin ve dik duruşun ne denli önemli olduğunu gösteren bir anlatı bıraktılar.
İz köşemizde 68 kuşağının geriye bıraktığı hikayelerden yalnız birini ele alabilmişsek de, ölüm yıl dönümlerinin üzerinden kısa bir zaman geçmişken haksızca darağacına götürülen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı rahmetle anıyor, adil ve aydınlık bir yarınlar diliyoruz.
Biyografi: Todd Hido
Yazar: İpek Akbaş
“Bir fotoğraf çekmek istiyorsanız gidip insanların kapısını çalıp izin almazsınız.”
-Todd Hido
1968 doğumlu fotoğrafçı ve eğitimci Todd Hido ürkütücü olduğu kadar insanı içine çeken yaratımları ile bilinir. Fotoğrafları New York Times Dergisi dahil pek çok dergide yayınlanmıştır ve yediden fazla müzenin süresiz koleksiyonlarında yer alır. En sevilen Homes at Night ve Landscapes isimli portfolyo serilerini arabasıyla istediği kareleri çekmek amacıyla gezerken oluşturmuştur. Benzer şekilde House Hunting isimli serisinde Amerika’nın banliyölerini gözler önüne serer.
Fotoğraflarının her zaman bir anlatısı olması gerektiğini düşünen sanatçı “zaman ile uğraşmak” gayesini güder. Zaten onun fotoğraflarına bakan herkes sanki unuttuğu bir anısıyla yeniden karşılaşıyormuş hissine kapılır. Anlatı döngüsüne karşı bir düzenbazlık yaptığını açıklarken asıl amacının insanlar ve fotoğrafları arasında bir bağın kurulumu olduğunu belirtir.
Eserleri Euphoria isimli melodram dizisi gibi pek çok üretime ve sanatçıya ilham vermiştir. Fotoğraflarının çekimi haricinde bu fotoğrafların enstalasyonları ile ilgilendiği aşikar olan sanatçının on yedi tane fotoğraf kitabı bulunur. Hido aynı zamanda iç mekan çekimleri ve nü portre çekimleri de yapmaktadır. Bu serilerinde de aynı esrarengiz havayı sürdüren fotoğrafçı, bu açıdan gözlemcilerine eşi benzeri olmayan bir deneyim sunar.
Kendisi ile ilgili daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Duymayan Kalmasın!📢 : Fotoğraf Konuşmaları: Bülent Kılıç
Yazar: Elif Cansu Kumanlı
Sizlere bu mart ayında okulumuzda ağırladığımız çok değerli foto muhabir Bülent Kılıç’ın davetli olduğu Fotoğraf Konuşmaları isimli podcast yayınının önerisiyle geldik! Moderatörlüğünü Ahmet Sel’in üstlendiği yayının tarihi ise 2021. Gazetecilik bölümü mezunu; Wordpress ödüllü, TIME ve The Guardian gazeteleri tarafından ‘Yılın En İyi Fotoğrafçısı’ seçilmiş, bunlar ve benzeri birçok prestijli ödül ve başarıyla hatırladığımız Bülent Kılıç o dönemde halen Fransız basın ajansı AFP ile çalışmakta ve Taliban yönetimindeki Afganistan seyahatinden yeni dönmüş. Aklında en çok uyuşturucu pazarları, köprü altları (dünyanın dibi olarak nitelendiriyor) ve cezaevinden çektiği görüntüler kalmış. Uyuşturucu üretimi ve pazarlanmasının açıkça hatta kalite kontrolden geçerek yapılıyor olmasına şaşırmadan geçemediğini ekliyor. Bu mesleği yaptığı için mutlu olduğunu, fakat iyi yapmaya çalışan biri için bunun asla kolay olmadığını belirterek sıklıkla şiddete ve zulme maruz kaldığının altını çiziyor. Yayın sırasında kurduğu ‘Kaç gazeteci öldürseniz gazetecilik biter?’ cümlesi ile aslında en vurucu hamleyi yapmış oldu benim için; haber var olmaya devam ettikçe bunu sansürsüz, en iyi şekilde kamuoyuna ulaştırmayı amaçlayan onurlu gazeteciler ve foto muhabirler de hayatımızın bir parçası olmaya devam edecekler. Konuşması ve çalışmalarıyla bizlere örnek olmaya devam ediyor Bülent Kılıç, 15 Temmuz sürecini ya da Suriye‘deki çalışmalarını övenler sonradan kendisinin basın kartını iptal etse de.
Özellikle mart ayındaki söyleşimize katılma fırsatı bulamayanlar kesinlikle bu yayına kulak versinler derim. Şimdiden keyifli dinlemeler!
Kaynakça:
https://www.gazetekadikoy.com.tr/spor/olimpiyatlara-damga-vuran-siyah-yumruk
Christie’s. (2020, August 28). Studio Visit with Photographer Todd Hido | Christie’s [Video]. YouTube.
Todd Hido. (2016). http://www.toddhido.com/